25 Nisan 2011 Pazartesi

Bleach

Halihazırda ben sorgularken siz de sorgulayabilin diye bugün yıllarca niye Bleach izlediğimi sorgulayacağım. Zamanında tıfıl bir bebeyken (yazar burada 2 sene önce demeye çalışıyor) ve tatildeyken procrastination ın dibine vurarak 100-120 bölüm falan izlemiştim. Arkadaşlar bayılmışlar buna, sen de izle şöyle şahane böyle müthiş falan demişlerdi.

Hatırlıyorum, daha 70-80 bölümken CD ye çekip elime bile vermişlerdi, o derece hayranlardı yani, berisini siz düşünün. Ben de bunlara kandım. Tabii ben en o sırada en fazla 150'de falan biter diye beklediğim için (Umuda gel. 318. bölüm mü ne çıktı, daha da devam edecek yani, her halinden belli.) hafta hafta çıkan yeni bölümleri de izlemeye devam etmiştim.

285. bölüme kadar da inatla izlemeye devam ettim. (Niyeee?! NİYEEEE?!!?!!!! **sinirden kendi saçını başını yolar**) Her seferinde sevmediğim halde niye izliyorum diye sordum kendime bir cevap bulamadım. Sanırım 120 bölüm izledikten sonra emeğime yazık olmasın, bari sonunda ne olduğunu göreyim diye izlemeye devam ettim. Ha, noldu, ben bir yerden sonra sabrımı kaybedip izlemeyi bıraktım, 20-30 bölüm sonra Arrancar "Saga" sona ermiş. Sen o kadar zaman harcayıp izle, sonu aşağıdaki gibi olsun... 

"Saga"ymış.. Peeh.!

Çizeri Tenshi-no-Hikari'ye tebriklerimi takdirlerimi artık ne varsa ondan sunuyorum. Cidden, ancak bu kadar güzel ve öz anlatılabilirdi yarattığı hayal kırıklığı. Mahlasın gibi, Işığın Meleği'sin. Hay sen çok yaşa!



Güzel işlenmiş karakterler yok demiyorum. Ama sadece kasıntı karakterler üstünden de prim yapılamaz ki. Hikaye de lazım. O 300 bilmem kaç küsur bölümde ne anlattın?! Hiç! Sen verecektin bu hikayeyi Hiromu Arakawa ve FMA'nın anime ekibinin eline bak, en fazla 50-60 bölümde bundan 50 kat epik bir seri oluverir sana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder